google

Yerine göre cümleler

Hastanede Kullanılan İngilizce cümleler ve Konuşma Kalıpları

Bu dersimizde herhangi bir hastanede veyahut özel bir muayenehanede kullanılabilecek bazı İngilizce cümleler ile İngilizce konuşma kalıplarına yer vereceğiz.

Hastanede ile ilgili İngilizce cümleler ve konuşma kalıpları


Bir doktor getirin lütfen.
Get me a doctor please.
(Get mi e doktır pliyz.)

Lütfen çabuk bir doktora telefon edin!
Call the doctor quickly please.
(Kol dı doktır kuikli pliyz.)

Bana lütfen bir kadın doktorunun adresini verin.
Give me a female doctor’s address please.
(Giv mi e fimeyl doktir adris pliyz.)

Muayene saatleri ne zaman?
When are the doctor’s consulting hours?
(Ven ar di doktirs kinsalting qurs?)

Benim saat üçde randevum var.
I’ve got an appointment at three.
(Ay,v gat en epointmint et tri.)

Rahatsızlığınız nedir?
What are you suffering from?
(Vat aryu safiring from?)

Kendimi bir kaç gündür iyi hissetmiyorum.
I haven’t been feeling very well for a few days.
(Ay hevint biin filling veri vel for fiu deys.)

Çok fena üşüttüm.
I’ve a terrible cold.
(Ay hev e teribil kold.)

Beni böcek soktu.
I was stung by an insect.
(Ay vas stang bay en insekt.)

Ben bir köpek tarafından ısırıldım.
I was bitten by a dog.
(Ay vas bitin bay e dog.)

Burası acıyor.
Here is aching. – it’s aching here
(Hir is eçing.) – (its eçing hir)

Burada şiddetli ağrılarım var.
I’ve got a terrible ache here.
(Ay hev gat e teribil ek hir.)

Yüksek ateşim var.
I’ve got a high temperature.
(Ay hev gat a hay tempıraçur.)

Sıcağa dayanamıyorum.
I can’t stand the heat.
(Ay kan’t stend di hiit.)

Yemeği hazmedemiyorum.
I’ve indigestion.
(Ay hev indıces’çın.)

Midemi bozdum.
I feel sick.
(Ay fiyıl sik)

Hazımsızlık çekiyorum.
I’m constipated.
(Ay em kmstipeytid.)

Ben ishalim.
I’ve got diarrhea.
(Ay hev got dayıri’yı.)

Ben kabizim.
I’m constipated.
(Ay em kmstipeytid.)

Mantar yemiştim.
I had a mushroom eaten.
(Ay hed e maşrum itin.)

Muayene odasında bekleyin lütfen.
Wait in the Examination room please.
(Veyt in dı Iksemineyşın rum pliyz.)

Neyiniz var?
What have you got?
(Vat hev yu gat?)

Şikayetiniz ne?
What’s your problem?
(Vat’s yor prablim?)

Üzerinizi soyunun lütfen.
Take your clothes off please.
(Teyk yor klots of pliyz.)

Derin nefes alın.
Take a deep-breath.
(Teyk yor dip-breth.)

Burası acıyormu?
Does it hurt here?
(Daz it hört hir?)

Öksürün lütfen.
Cough plase.
(Kaf pliyz.)

Ağzınızı açın lütfen.
Open your mouth please.
(Opin yor mauth pliyz.)

Dilinizi çıkarın.
Put out your tongue.
(Put aut yor tang.)

Ne zamandan beri hastasınız?
How long have you been ill?
(Hav long hev yu biin il?)

Bundan yemekten önce alın.
Take this before meals.
(Teykdisbiformils.)

Sabahları için.
Take this in the morning.
(Teyk dis in di morning.)

Meyva yememelisiniz.
You shouldn’t eat fruit.
(yu şudınt drink.)

Alkol içmemelisiniz.
You shouldn’t drink.
(Yu şudınt drink.)

Bir hafta sonra tekrar gelin.
Come here again after one week.
(Kam hir egeyn aftir van viik.)

Ciddi birşey değil.
It’s not serious.
(It’s nat siriyis.)

Röntgen çekilmesi gerekiyor.
You have to have an X-Ray.
(Yu hev tu hev en eks-Rey.)

Nerede bir göz doktoru bulabilirim.
Where can I find an Opticians.
(Ver ken ay faynd en optişıns.)

Nerede bir pratisyen doktor bulabilirim?
Where can I find a praktitioners?
(Ver ken ay faynd e praktişınırs?)

Yaralıyım.
I’m injured.
(Ay em injurd.)

Düştüm.
I’ve had a fall.
(Ay hev hed e fol.)

Sağ kolum şişti.
My right arm is swollen.
(May rayt arm is svolin.)

Sol bacağım şişti.
My left leg is swollen.
(May left leg iz svolin.)

Kolumu oynatamıyorum!
I can’t move my arm.
(Ay kan’t muv may arm.)

Bacağımı hareket ettiremiyorum!
I can’t move my leg.
(Ay kan’t muv may leg.)

Kolum burkuldu.
I’ve twisted my arm.
(Ay hev tvistid may arm.)

Bacağım burkuldu.
I’ve twisted my leg.
(Ay hev tvistid may leg.)

Kolum kırıldı.
My arm was broken.
(May arm vas brokin.)

Boynum acıyor.
My neck is aching.
(May nek is eçing)

Başım ağrıyor.
I’ve a headache.
(Ay hev e he’dek.)

Uyuyamıyorum.
I can’t sleep.
(Ay kan’t slip.)

Sık sık midem bulanıyor.
I feel sick very often.
(Ay fiyıl sik veri ofin.)

Sırtım ağrıyor.
I’ve a backache.
(Ay hev e bek’ek.)

Kulağım ağrıyor.
I’ve an earache.
(ay heven ir’ek.)

Öksürüğüm var.
I’ve a cough.
(Ay hev e kof.)

Sık sık başım dönüyor.
I often feel dizzy.
(Ay ofin fiyıl dizi.)

Baygınlık geçirdim.
I fainted.
(Ay feyntid.)

Bana bir rapor verin lütfen!
Give me a doctor’s note please.
(Giv mi e doktirs not pliys.)

Bekleme odasında bekleyin lütfen!
Wait in the waiting-room please.
(Veyt in di veyting-rum pliys.)

Ne yediniz?
What have you eaten?
(Vat hev yu itin?)

Sigara içmeyeceksiniz.
You shouldn’t smoke.
(Yu şudınt smok.)

Bir kaç gün istirahat edin.
Rest for a few days.
(Rest for e fiu deys.)

Bir kaç gün yatakta kalın.
Stay in bed for a few days.
(Stay in bed for e fiu deys.)

Ameliyat olmalısınız.
You’ll have to have an operation.
(Yu’ll hev tu hev en opereyşın.)

Sizi Dr. Smith’e sevk edeceğim.
I’ll send you to Mr.Smith for a second opinion.
(Ay’ll send yu tu Mistir Simit for e sekind opinyin.)

Bundan üç hap alın.
Take three pills a day.
(Teyk tri pils e dey.)

Bundan iki damla aim.
Take two drops a day.
(Teyk tu drops e dey.)

Günde üç tane Aspirin alın.
Take three Aspirins a day.
(Teyk tri Aspirins e dey.)

Bundan aç karnına alın.
Take this on an empty stomach.
(Teyk dis on en emti stomak.)

Bana bir cilt doktoru tavsiye edebilirmisiniz?
Can you recommend me a skin specialist?
(Ken yu rekımend mi e skin-spesyalist?)

Bana iyi bir kadın doktoru tavsiye edebilirmisiniz?
Can you recommend me a gyno cologist.
(Ken yu rekımend mi e caynikologist.)

Bir çocuk doktoru arıyorum.
I am looking for a pediatrician.
(Ay em luking for e pidiyıtriş’ın.)

Bir sinir doktoru arıyorum.
I’am looking for a psychologist.
(Ay em luking for e saykal’i cist.)

Bir kulak – burun – boğaz doktoru arıyorum.
I’m looking for an Ear-Nose-throat doctor.
(Ay em lukin for en er-nos-trot doktir.)

Bana bir dahiliye doktorunun adresini verin lütfen.
Give me an internal diseases specialist’s adress, please.
(Giv mi en intörnıl disıs spesialist’s adres pliyz.)

Dişim ağrıyor.
I have a tooth-ache.
(Ay he e tuuth-ek.)

Diş etlerim acıyor.
My gums hurt.
(May gams hört.)

Diş etlerim kanıyor.
My gums bleeding.
(May gams bliding.)

Ne zaman tatlı bir şey yesem dişim ağrıyor.
Whenever I eat something sweet, I have a toothache.
(Venevir ay it samting svit, ay hev e tuuth-ek.)

Ne zaman soğuk bir şey içsem dişim ağrıyor.
Whenever I drink something cold, I have a toothache.
(Venevir ay drink samting kold, ay hev-e tuuth-ek.)

Bu dişte bir delik var.
There is a hole in this tooth.
(Der is e hoi in dis tuuth.)

Bu diş kırılmış.
This tooth has broken.
(Dis tuuth hes brokm.)

Dolgu düşmüş.
My filling has fallen out.
(May filing hes folin aut.)

Bu dişe dolgu yapılması gerek.
This tooth needs filling.
(Dis tuuth nids filing.)

Bu dişin çekilmesi lazım.
This tooth needs taking out.
(Dis tuuth nids teking aut.)

Buyurun sigorta kartım.
Here is my insurance card.
(Hir is may inşurıns kard.)

Doktoru ne zaman görebilirim?
When can I see the doctor?
(Ven ken ay si dı doktır?)

Bana sakinleştirici hap veriniz lütfen.
Give me some tranquilisers please.
(Giv mi sam trenkg’kvilayzir pliyz.)

Lütfen bana uyku hapı veriniz.
Give me a sleeping pill please.
(Giv mi e sliping pil pliyz.)

Hemşire Hanım lütfen bana yardım edin.
Nurse help me please.
(Nörs help mi pliyz.)

Ne zaman ameliyat edileceğim?
When will I be operated on?
(Ven vil ay bi opireytid on?)

Ne zaman kalkabilirim?
When can I get up?
(Ven ken ay get ap?)

Ne zaman dışarı çıkabilirim?
When can I go out? ‘
(Ven ken ay go aut?)

Ne zaman yiyip içebilirim?
When can I eat and drink?
(Ven ken ay it end drink?)

 

İngilizce öğrenim durumu ve okul ile ilgili cümleler – EDUCATION

İngilizce okulda kullanılan cümleler, okul ve öğrenim ile ilgili cümleler bu dersimizin konusu olacak arkadaşlar.
Daha önceki ingilizce derslerimizde de belirttiğimiz gibi elbette bu tarz cümleleri çoğaltmak ve çeşitlendirmek gayet mümkündür ancak biz burada temel ve en çok kullanılan, en çok kullanılabilecek türden cümleleri ele almaya çalıştık, dilerseniz kendi kendinize yüzlerce benzer cümleler kurabilirsiniz.

Şimdi ingilizce okul, eğitim hayatı, öğrenim ve öğrenim durumu ile ilgili en çok kullanılabilecek cümlelerden bazı örnekler verelim değerli arkadaşlar:

İngilizce okul, öğretim ve öğrenim durumu ile ilgili cümleler (EDUCATION)

Hangi okula gidiyorsunuz?
Which school do you go to?
(Viç skûl du yu go tu?)

Diplomanız var mı?
Have you got a degree?
(Hev yu gat e digri?)

Hangi okuldan diplomanız var?
Which University did you graduate from?
(Viç yunivörsiti did yu grecuit from?)

Ben ilkokulu bitirdim.
I’ve finished Primary School.
(Ay’v finişt praymeri skûl.)

Ortaokulu bitirdim.
I’ve finished Secondary School.
(Ayv finişt sekındery skûl.)

Lise diplomam var.
I’ve finished Secondary School.
A Levels, (sekınderi skûl.)
(Ay’v finişhd e levils.)

İstanbul Üniversitesini bitirdim.
I’ve graduated from Istanbul University.
(Ay’v gredcuetid from Istanbul yunivörsiti.)

Nerede öğrenim yapıyorsunuz?
Where do you study?
(Ver du yu stadi?)

Ne öğrenimi yapıyorsunuz?
What do you study?
(Vat du yu stadi?)

Ben İstanbul Üniversitesinde okuyorum.
I’m studying at Istanbul University.
(Ayem stadîng et Istanbul yunıvörsiti.)

Tib tahsili yapıyorum.
I’m studying Medicine.
(Ayem stadîng medisin.)

Sanat okuluna gidiyor.
I’m going to – college.
(Ayem going tu kolic.)

Ben çıraklık yapıyorum.
I’m doing an apprenticeship.
(Ayem duing en eprentisşip.)

Elektrikçi çıraklığını bitirdim.
I’ve finished an apprenticeship as an electricion.
(Ayv finişd en eprentisşip ez en elektrişın.)

Ne zamandan beri öğrenim görüyorsunuz?
How long have you been studying?
(Hav long hev yu bîn stadîng.)

 Alışverişte Kullanılan İngilizce Cümleler

İngilizce Türkçe alışveriş cümleleri

Bu dersimizde ingilizce alışveriş cümlelerini göreceğiz.İngilizce alışveriş cümleleri aşağıdakilerle sınırlı olmayıp çok farklı şekillerde cümleler kurmak mümkündür ancak biz günlük hayatta en çok kullanılan konuşma kalıplarını vermek açısından şimdilik aşağıdaki hazır kalıpları veriyoruz.

İngilizce cümle kurma derslerine geçtiğimizde sizler zaten bu tür cümleleri dilediğiniz gibi kurabileceksiniz.

Şimdi günlük hayatta alışverişlerde en çok kullanılan konuşma kalıplarını verelim.Aşağıda hem müşteriler yani alıcılar için hem de satıcılar (tezgahtarlar, kasiyerler vb.) için alışveriş cümleleri verilmiştir.

İngilizce alışveriş cümleleri

How much is it? (Kaç lira?)
How much does it cost?
 (Fiyatı ne kadar?)
Can you measure me?
 (Bedenimi ölçebilir misiniz?)
May I help you?
 (Yardımcı olabilir miyim?)
Can I help you find something?
 (Birşey bulmanıza yardım edebilir miyim?)
Can I show you with something?
 (Size birşey gösterebilir miyim?)
Are you being helped?
 (Size bakan var mı?)
Is there anything I can help you with?
 (Yardımcı olabileceğim bir konu var mı?)
If you need me, I’ll be around
 (Bana ihtiyacınız olursa, ben civardayım)
If I can help you, just let me know
 (Eğer yardım gerekirse haberim olsun)
What are you interested in?
 (Ne bakmıştınız?)
Are you looking for something in particular?
 (Belirli birşey mi arıyorsunuz?)
Do you have something specific in mind?
 (Aklınızda özel birşey var mı?)
I’m looking for something for my father
 (Babam için birşey bakıyordum)
It’s a gift
 (Hediye olacak)
I don’t know his size
 (Bedenimi bilmiyorum)
It’s a little bit expensive
 (Bu biraz pahalı)
It’s a little pricey
 (Bu biraz tuzlu)
Thank you, I’m just looking
 (Sağolun, sadece bakıyorum)
I’m just browsing
 (Sadece bir göz gezdiriyorum)
I can’t make up my mind
 (Kafamı toparlayamıyorum)
Do you have this shirt in yellow?
 (Bu tişörtün sarısı var mı?)
Do you have these shoes in suede?
 (Bu ayakkabının süeti var mı?)
Do you have a t-shirt to match this?
 (Buna uyacak bir tişörtünüz var mı?)
We don’t have that in your size
 (Bunun size göre olan bedeni yok)
Whe don’t have it in that colour
 (Bu renkte yok)
Have you got something less expensive?
 (Daha uzuz birşeyiniz var mı?)
It it on sale?
 (Bu indirimde mi?)
Where is the fitting room?
 (Elbise değiştirme kabini nerede?)
I’d like to try this on
 (Bunu denemek istiyorum)
I’ve got just your size
 (Tam sizin bedeninize uygun birşeyimiz var)
Can I suggest this?
 (Size bunu önerebilir miyim?)
Do you need anything to go with that?
 (Bununla gidecek birşey ister misiniz?)
It’s too tight
 (Bu çok dar)
It’s too loose
 (Bu çok geniş)
That looks nice on you
 (Üzerinizde güzel durdu)
That looks great on you
 (Üzerinizde harika durdu)
That’s your colour
 (Tam sizin renginiz)
This is you
 (Sizi çok açtı)
What size do you need?
 (Kaç beden istiyorsunuz?)
Do you know what size you are?
 (Bedeninizi biliyor musunuz?)
That’s on sale this week?
 (O bu hafta indirimde)
Can you hold it for me?
 (Bunu benim için saklayabilir misiniz?)
Can I get it gift-wrapped?
 (Hediye paketi yapabilir misiniz?)
Would you please gift-wrap that?
 (Lütfen hediye paketi yapabilir misiniz?)
How would you like to pay for this?
 (Bunu nasıl ödemek isterdiniz?)
Will that be cash or credit?
 (Nakit mi, kredi kartı mı?)
When are you open?
 (Ne zaman açıksınız?)
When do you open?
 (Ne zaman açıyorsunuz?)
What are your hours?
 (Çalışma saatleriniz nelerdir?)

 

İngilizce restoranda lokantada kullanılan cümleler ve konuşma kalıpları

 

Bu dersimizde lokantalarda restoranlarda en çok kullanılan İngilizce cümlelere ve konuşma kalıplarına yer vereceği değerli İngilizce öğrencileri.

 

Lokantada restoranda kullanılan İngilizce cümleler ve konuşma kalıpları

Affedersiniz burası boş mu?
Excuse me, is this seat free?
(İkskyuz’ mi iz diz siit fri?)

Üç kişilik bir yeriniz var mı?
Have you got a table for 3 people?
(Hev yu gat e teybil for tripi’pil?)

Biz saat 8 için beş kişilik bir masa ayırtmıştık.
We’ve had a table for 5 people reserved for 8 p.m.
(Vi hev hed e teybil for fayf pipil rizirvd for eyt piem.)

Garson!
Excuse me, Waiter.
(İkskyuz’ mi, veytir.)

Bir şeyler yemek istiyorum.
I would like to eat something.
(Ay vuld layk tu iit samting.)

Yemek listesini getirin lütfen!
Please, bring me the menü.
(Pliyz bring mi di menyu.)

Bir şeyler içmek istiyorum, içecek listesini getirin lütfen.
I would like to drink something, please bring me the Drinklist.
(Ay’d layk tu drink samting, pliyz bring mi di drinklast.)

Çocuk menünüz var mı?
Have you got a menü for Children.
(Hev yu gat e menyu for çıldırın.)

Bana tavsiye edebileceğiniz bir yemek var mı?
Is there any dish you can recommend?
(İz dher eni diş yu ken rekimend?)

Bunu ben ısmarladım.
I didn’t order this.
(Ay did’nt order dis.)

Yanlışlık yaptınız!
You made a mistake.
(Yu meyd e misteyk.)

Balık taze değil.
The fish is not fresh.
(Dı fiş iz nat freş.)

Yemek öncesi bana çorba getirin lütfen.
Can I have a soup as a starter.
(Ken Ay hev e sup es e startır.)

Bana lütfen tavuk getirin.
Please, bring me a chicken.
(Pliyz bring mi e çikın.)

Bizim acelemiz var daha ne kadar sürer
We are in a hurry, how long will it take?
(Vi ar in e hari, hav long vil it teyk?)

Eti tam kızartılmış istiyorum.
I would like to have the meat well-done.
(Ay’d layk tu hev dı mit vel – dan.)

Ne zaman kahvaltı yapabiliriz?
When do you serve breakfast?
(Ven du yu sir’vid brekfast?)

Bana yağsız bir parça getirin.
Will you bring me lean meat.
(Vil yu bring mi liinmit.)

Lütfen bir bardak su getirin?
Will you bring me a glass of water, please?
(Vil yu bring mi e glas of voti, pliyz?)

Garson bey bu yemek soğuk!
Waiter, this food is cold.
(Veytır, dis fud is kold.)

Yemek çok ekşi.
The food is off.
(Di fud is of.)

Yemek çok yağlı
The food is very oily.
(Dı fud iz veri oyli.)

Bunu yiyemem.
I can not eat this.
(Ay kant iit dis.)

Burada güzel bir Restoran var mı?
İs there a good Restaurant here?
(İz der e gud Restoran hîîr?)

Burada ucuz bir Restoran var mı?
Is there a cheap Restaurant here?
(İz der e çiip Restoran hîîr?)

Burada otelde yemek yenirmi?
Can you eat here in the Hotel?
(Ken yu it hiir in di Hotel?)

Yemek salonunuz nerede?
Where is your Dningroom?
(ver iz yör Dayning rom?)

Ne zaman kahvaltı yapabiliriz?
When is breakfast served?
(ven iz brekfast sir’vid?)

 

Saat 20 için beş kişilik bir masa ayırın lütfen.
Please, book a table for 5 at 8 pm.
(Pliyz buk e teybıl for fayf et eytpiem.)

 

Bize hemen ne getirebilirsiniz?
What can you bring us immeditely?
(hwat ken yu bring as imi’diyitli.)

 

Yemek olarak Roastbeef alayım.
For the maindish I will have roastbeef.
(For the meyndiş Ay vil hev Rostbif.)

 

Biraz sirke getiriniz lütfen!
Can you bring me some Vinegar please!
(Ken yu bring me sam vin’igir!)

 

Bana bir peçete verirmisiniz?
Can you give me a serviette?
(Ken yu giv mi e sirviyet?)

Burada bir çatal eksik!
One fork is missing.
(Van fork iz missing.)

Burada bir kaşık eksik!
One spoon is missing.
(Van spun iz missing.)

Burada bir bıçak eksik!
One knife is missing (Van hayf iz missing.)

Burada bir bardak eksik!
One glass is missing.
(Van glas iz missing.)

Bana başka bir kaşık getirin lütfen!
Please, bring me another spoon.
(Pliyz, bring me enadir spun.)

Lütfen şunu geri alın!
Can you take it back.
(Ken yu teyk it bek.)

Bize bir porsiyon omlet getirin Lütfen.
Will you bring me one portion of omelet, please.
(Vil yu bring mi van porsiyon of omlet, pliyz.)

Yemeğiniz çok güzeldi.
The food was excellent.
(Di fud vas ekselmt.)

Hesabı getirin lütfen.
The bill, please.
(Di bill, pliyz.)

 

 

Hepsi beraber lütfen.
All together please.
(O! tugedir pliyz.)

 

Herkes kendi ödeyecek.
We’ll pay seperately.
(Vi’l pey sepereytli.)

 

Hesapta bir hata var!
There is a mistake on the bill.
(Der iz e misteyk on di bil.)

 

Bunu biz almadık.
We didn’t have this.
(Vi didint hev dis.)

 

Bende patates vardı.
I had potatoes.
(Ay hed pateytos.)

 

Hepsi ne kadar tuttu?
How much is it all together?
(Hav maç iz it ol tugedir?)

 

Teşekkür ederim üstü kalsın.
Thank you, keep the change.
(Tenk yu, kiip dı çeync.)

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol